2019 yılının aralık ayında Çin Halk Cumhuriyeti’nde bir bölgede ortaya çıkan COVID 19’lu vakalar sonrası, virüsün tüm dünyaya hızla yayılımı nedeniyle Dünya Sağlık Örgütü tarafından Mart 2020’de pandemi ilan edildi. Pandeminin ilk günlerinde çocuk hasta sayısı azdı ve çocukların bu enfeksiyona duyarlı olmadığı düşünülüyordu. Zamanla aileler içinde vaka sayılarının artması ile çocuklarda da bu enfeksiyon görülmeye başlandı.

Hastalık asıl öksürme, hapşırma, yüksek sesle konuşma sırasında ağızdan çıkan damlacıklar yoluyla yayılmaktadır. Bunun dışında insanlar arasındaki yakın temas ( virüsün bulaştığı el ile ağız, burun ve göze temas ) ve damlacıkların kirlettiği cansız yüzeylere temas edilmesi ile de hastalık bulaşabilir. Hastalığın kuluçka evresi 2-14 gün arasında değişir. Yaygın inanışın tersine çocukların hastalığı bulaştırıcılığı yetişkenlere göre daha fazla değildir.

Ateş yüksekliği, öksürük ( önce kuru, ilerleyen günlerde daha balgamlı), nefes darlığı, hızlı nefes alıp verme, beslenmede azalma/zorlanma, hafif burun akıntısı/tıkanıklığı, baş ağrısı, boğaz ağrısı, karın ağrısı, bulantı-kusma, halsizlik, yorgunluk, ishal nadiren de döküntü çocuklardaki hastalık bulgularıdır. Çocuk hastaların büyük kısmında hastalık hiç bulgu vermeyebilir veya sadece ateş, halsizlik, boğaz ağrısı ve hafif öksürük ile seyredebilir. Yetişkin hastalardan farklı olarak hastaların küçük bir kısmında zatüre veya ciddi solunum yetmezliği gibi ağır seyir görülebilir. Yani çocuklarda hastalık seyrinin daha hafif olabileceğini düşünebiliriz.

Tanıda burun ve/veya boğazdan alınan sürüntüde PCR testi kullanılır. Kanda antikor saptayan serolojik testler hastalık tanısını koymaktan çok, geçirilmiş enfeksiyonu belirlemek için kullanılır.

Çocuklarda kritik hastalar dışında, yetişkin hasta grubunda kullanılan antivirüs tedavileri kullanılmamaktadır. Bulguları hafif olan hastalarda ateş kontrolü, beslenme ve sıvı alımının devamlılığını sağlamak ve dinlenme gibi destekleyici tedavi verilmesi önerilir.

Şimdiye kadar olan bilgilerimize göre gebelik sırasında anneden bebeğe geçiş olası görünmemektedir. Büyük ihtimalle hastalık yenidoğanlara doğum sonrası yakın temas ile bulaşmaktadır. Sınırlı sayıdaki çalışmalar anne sütünde virüsün tespit edilmediğini göstermiştir. Anneden yakın temas ile bebeğe enfeksiyon geçişini önlemek için ,Amerikan Pediatri Akademisi sağılan sütün bebeğe verilmesini, hasta annenin bebeği emzirmemesini önermektedir. Anne sütünün devamlılığının sağlanması, bebeğin bu dönemde anne sütü alabilmesi çok önemlidir. Amerika Birleşik Devletleri Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezi (CDC) ağır hastalığı olmayan COVID 19 tanılı annenin maske takarak, hijyen kurallarına uyarak ( bebeğe dokunmadan önce ve sonra 20 saniye süreyle ellerin sabun ve su ile yıkanması, dokunulan tüm yüzeylerin rutin olarak temizlenmesi) bebeğini emzirmesini önermektedir. Emzirme zamanları dışında anne ve bebeğin ayrı odalarda kalması gerektiği bildirilmektedir. Şu an, birçok kuruluş tarafından gereken önlemlerin alınarak anne sütü ile beslenmenin teşvik edilmesi önerilmektedir. Ancak bu hastalık ile ilgili bilgilerimiz değiştikçe bu önerilerin de değişebileceği unutulmamalıdır.