Bebekleri 2  yaşına gelene kadar pek çok anne bana, ‘bu ay beyin gelişimini desteklemek için hangi oyunu oynamalıyız?” diye sorar. Bu soru, son zamanlarda çok sık gündeme gelen  ‘çocuklarımızla kaliteli zaman geçirme’ kaygısının bir uzantısı aslında

Oyun oynamayı çocuklarının gelişimi konusunda bir ‘destek görev’ gibi algılayan bu ‘modern anne’ anlayışı için,    gün içinde yetiştirilmesi gereken yığınla iş yükü arasında oyun oynamak sanki, olmazsa olmaz cinsinden önemli bir görev gibi algılanıyor. Meseleyi  yine kadın üzerinden anlatıyorum evet, çünkü bu soruyu bana neredeyse her zaman anneler sorar, babalar ise hemen hiçbir zaman üzerlerine alınmazlar,  ancak bu konuyu başka bir yazıda tartışmak üzere  şimdilik rafa kaldırıyorumJ

Oyun oynamanın gerçekten de çocuklarımızla iletişim kurmanın tek yolu olduğunu  düşünüyorum aslında. Ancak bunun nasıl olacağına dair kesin bir reçete de  yok bence. Çünkü sonuçta her aile farklı;  her birimizin çocuklarımızla iletişim kurma biçimi kendine özgü.  Kimimiz daha ‘oturaklı ve ciddi’ bir iletişimi tercih ediyoruz,   kimimiz daha serbest…Sonuçta bu,  hayatın akışı içinde kendi doğamıza uygun olarak ortaya çıkan bir durum. Bu nedenle oyun oynamanın da her aile için farklı ve özgün olacağına inanıyorum. Asıl mesele, oyunu, ‘zihin gelişimini destekleyecek bir görev’ ya da ‘iyi anne ve baba’ olmamızı onaylayacak bir araç olarak görmek yerine,   sadece çocuğumuzla kendimize ait bir zaman dilimi olduğunu fark etmek ve bunun tadını  çıkarmak bence… Böyle bakınca oyun, çocuğumuzla   iletişim kurmak, onu tanımak için   gönüllü olduğumuz  keyifli bir eyleme dönüşür.  Çocuklar, oyuna kendimizi ne kadar verdiğimizi de, bundan hoşnut olup olmadığımızı da,  oyunu görev bilinciyle mi yoksa gerçekten onunla birlikte olmak için mi oynadığımızı da hissederler aslında… Oyunun gücü de tam buradadır zaten; sadece onunla olduğumuzu, ona zaman ayırdığımızı hissettirmek, onun kendisine verdiğimiz değeri anlamasını   sağlamaktır. Biz keyif alırsak, çocuğumuz da onunla vakit geçirdiğimiz için mutlu olduğumuzu anlar ve sevildiğini hisseder. Böylece zihinsel gelişimi, duygusal haz ve özgüven kazanımı yoluyla desteklenmiş olur.    Kaliteli zaman geçirmekten kastedilen de budur diye düşünüyorum; ne oynadığımız değil zamanımızı sadece ona ve isteyerek ayırmış olmamız.

İçimizden nasıl geliyorsa, bebeğimiz, çocuğumuz bizi nasıl yönlendiriyorsa öyle oynayalım.   Bunu öğrenmemiz gerekmiyor, çocuğumuz ile aramızdaki sevgi bizi doğru yönlendirecektir.